Eylül 30, 2011

eskisi gibi..

 11.20 / 30.09.11

 " hiçbir şey esksi gib değil 'eski' kelimesi bile..." diye yazan kalem bana sormaz mı eskiyi...
eski nedir?  ..yaşanmışlıktan geriye kalan her şey demek isterdim aslında ..sana dair eskilerin eskimeyeceğini gözardı edebilseydim.. tozlu raflarımda yerini alsanda cümle cümle.. satır aralarımda tazeliğini koruyacağını gözlerinin göz ardı edebilseydim..
içimden bir şeyler yazmamak geldiğinde bu kendini kandırışların son bulması ümidiyle...

bir yarim olsun isterdim....

01.20 / 30.09.11

nedense bu gece elimi alamadım bunu yükletmekten.. ve nedense -açıkcası- kendimi alamıyorum dinlemekten ..tınısında kulağımdaki büyüsü var o gecenin..
kaçıncı tekrarı oluyor bilmiyorum bilmekte mümkün olmuyor sonsuza nekadar yaklaşıldığını...
00.18 / 30.09.11

ders kafa yapabiliyormuş ağır bir kaç saat üstüne.. bir saat dahanın bir müddet sonrasında..
ve sonrasında her sarhoşluğum gibi beynimin tek tepki noktası sen olabiliyormuşsun sarhoşluğun duyarsızlığında! ..bilemezsin!
16.58 29.09.11
açıkcası bunu hissetmedim.. yalandı...
giderek silikleşen bir hatıra karesi olarak tozlu raflarıma doğru yol almaktasındır belkide.. bilemezsin!

Eylül 28, 2011

nefes..

14.54 / 28.09.11

nefes alamıyorum nefes alışlarında..



bensiz her nefesini benden çalıyormuşsun gibi yaşıyorum ..yaşamaksa!  ve yaşarken yaşamadığımı düşündürüyor çalıntı nefesimde bulduğun huzur.. nefessizim.. soluksuz.. ..ve bir cinayet teşebbüsü gibi bensiz nesfes alman ..ve bir intihar teşebbüsü gibi gözlerine bakmak.. 
yaşadığımı zannediyordum.. yaşamaya başladım.. yaşadığımı varsayıyorum..

dingin

10.26 / 28.09.11

sular duruldukça hazmi kolay lokmalar oluveriyor devasa dalgalanmalar.. bir dost sıcaklığının limanına sıgınmanın dinginliği seyrediliyor kıyılarımda.. fırtına sonrası kuzu dinginliğinde derya misali...

peki şimdi sen sıcak bir çay yudumunun yutaktan geçmesi kadar bir an olabilr miydin sadece.. o bir anı tadıp tekrar tekrar çayı yudumlamak isteğinin mantığını kuramadım yine.. hadi bir kaç yudum.. daha sonra bitecek di mi? yoksa buzdağının görünen kısmına aldanış mıdr her yudumdaki sade, saf, anlık varlığın?...

normalleşme

00.03 / 28.09.11

eğer bi süreçse  yaşadığım sanırım normaleşme devresinde bulunuyorum.. neler değşti kimbilir ya da kimse bilmez, ben bile !

depresif dalgalanmaların ardı sıra, tabirinde bulunduğum sinir silleleri bile geride kalabilir belki kimbilir...
zaman nokta atışlı bir alzheirmer yaşatırsa işim daha kolay olurdu tabi..

00.19

sen gidince..
varlığının karanlık odaları
yokluğunun pençesinde alıkoyuyor beni
duvarların geliyor üstüme
hani içimde bir ürperti
hapsolduğum duvarlarının habercisi belki..
başıma yıkılış senfonisinin ilk perdesi
ve sahne..
oyun bitti!

Eylül 26, 2011

boşluk

23.04

okadar bi boşluk ki aslında iki kelime yazcak mecali bile kalmıyormuş insanın.. kendine itiraf edemediği tek istediği şey, kendine itiraf edemediği sürece ne istediğini bilmemeye sürüklüyormuş insanı.. işte buda mahvediyor...
..düşümdümde; , evet.. hala düşünebiliyorum ..yerini başka bişeyle doldurmaya çalışmak artçı sendelemelerin bir parçası olur yalnızca.. başka bişey, yerini dolduramanın aksine yeni boşluklar acıyor bende.. tamda yaşamaya başlamışken.. peki olması gereken nasıl bi gereklilik olurdu? neyin gerekliliği ? boşluğu unutturan bir doluluğun mu? ..bu uslanmaz beynim anca kendine sorular sormakla cevap veriyor sorunlara.. cevapsa yok! sadece sorular..
en akıllıca cevap şu olurdu : boşluk doldurulamayacak kadar dipsiz bi kuyuysa varsın yeni oluşumlar boşluğa komşu olsun doldurmaya çalışmak yerine.. kimbilir belki körelmeye mahkum kalır boşluk komşusunun dolulıuğunda...!

23.27
hiçbir şey istememek aslında onu bir okadar istmektir.. bunu ben biliyorum.. yüreğim biliyor.. gözlerim biliyor.. ellerim biliyor.. yalnız o bilmiyor.. ve kimse itiraf edemiyor o bir bilmeyenin bilmesinden korktuğundan..

hani her güne yeni bir günmüş gibi başlamak vardıya.. peki ya geceler onalrın hep aynılığıyla nasıl baş edilir..?

ham ruhlar ancak duymak istediklerini duyar...

20.29 /26.09.11

duymak istediklerini duyar...
derininde ne var bilinmez ..farketmez ..ham ruhluğumdanmıdır nedir! duymak istediğim bu değil..

yeniden başlamak neye başlamak oluyormuş ki her şey aynıyken.. hiçbir şeye başlamamışken.. ??  hani yaşamak yaşamak değildi seninle.. sensiz.... şimdi yaşamak bu mu?   seninle.. sensiz..

ardı arkası gelmez soruların ardından bir umursamazlık rüzgarının esintisiydi belki bu.. farkıdalık oluştukca pişmanlığı acıtan..
01.17 / 26.09.11

dün yaşıyor olsaydım seninle olcaktım.. sen gülmeye devam et yaşadığını zannederlken.. yaşadığında neyi kaybettindiğinde anlarsın.. aksi takdirde hala zannetmektesindir zaten !

Eylül 25, 2011

son otuz dakika

23.30 / 25.09.11

yaşamanın nefesle olduğu, yaşamayanların yaşadıklarını zannetmesi gibi basit bi yanılgıdan ibarettir.

..yaşamaya nerden başlamak gerek? kendinden miymiş? her nasılsa...

yaşamadığının farkında olduğunda yaşamaya başlamışsındır asında.. sadece bi başlangıç bu ..yaşamış olcak mıyım bilmiyorum
biliyorum ki yaşadığımı zannettiğimi dank ettiren şey bana yaşam verdi... onunla yaşamıyorken şimdi onsuz yaşıyorum .. beni yaşatan şeyle.. onunla...

23.40
zaman öldürüken zaman bizi öldürüyor.. yaşarken buna dikkat etmeli !
bi başka benle değil oduğu gibi benle başlamalı !
her güne yeni bir günmüş gibi başlamalı !
yaşadığının farkında oldukça değişen değişimlerin farkında olmalı !
yaşamanın bi çaresini bulmalı !