Eylül 26, 2011

boşluk

23.04

okadar bi boşluk ki aslında iki kelime yazcak mecali bile kalmıyormuş insanın.. kendine itiraf edemediği tek istediği şey, kendine itiraf edemediği sürece ne istediğini bilmemeye sürüklüyormuş insanı.. işte buda mahvediyor...
..düşümdümde; , evet.. hala düşünebiliyorum ..yerini başka bişeyle doldurmaya çalışmak artçı sendelemelerin bir parçası olur yalnızca.. başka bişey, yerini dolduramanın aksine yeni boşluklar acıyor bende.. tamda yaşamaya başlamışken.. peki olması gereken nasıl bi gereklilik olurdu? neyin gerekliliği ? boşluğu unutturan bir doluluğun mu? ..bu uslanmaz beynim anca kendine sorular sormakla cevap veriyor sorunlara.. cevapsa yok! sadece sorular..
en akıllıca cevap şu olurdu : boşluk doldurulamayacak kadar dipsiz bi kuyuysa varsın yeni oluşumlar boşluğa komşu olsun doldurmaya çalışmak yerine.. kimbilir belki körelmeye mahkum kalır boşluk komşusunun dolulıuğunda...!

23.27
hiçbir şey istememek aslında onu bir okadar istmektir.. bunu ben biliyorum.. yüreğim biliyor.. gözlerim biliyor.. ellerim biliyor.. yalnız o bilmiyor.. ve kimse itiraf edemiyor o bir bilmeyenin bilmesinden korktuğundan..

hani her güne yeni bir günmüş gibi başlamak vardıya.. peki ya geceler onalrın hep aynılığıyla nasıl baş edilir..?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder